Wy/ka/თურქული სასაუბრო

From Wikimedia Incubator
< Wy‎ | ka
Wy > ka > თურქული სასაუბრო

ნარი

bashka[edit | edit source]

საერთო ნიშნები


AÇIK
ღიაა
KAPALI
დაკეტილია
GİRİŞ
შესასვლელი
ÇIKIŞ
გასასვლელი
TUVALET / WC
ტუალეტი
BAY
კაცები
BAYAN
ქალები
YASAKTIR
აკრძალული
ECZANE
აფთიაქი
KASA
სალარო
ASANSÖR
ლიფტი

ძირითადი[edit | edit source]

გამარჯობა.
Merhaba. (მერჰაბა)
გამარჯობა. (არაფორმალური)
Selam. (სელამ)
როგორ ხართ? (თავაზიანი/მრავლობითი)
Nasılsınız? (ნასილსინიზ)
როგორ ხარ? (არაფორმალური/მხოლობითი)
Nasılsın? (ნასილსინ)
რაშია საქმე / როგორ ხარ? (ძალიან არაფორმალური, „Ne haber?“-ის შემოკლება, აღნიშნავს „რა არის ახალი?“)
N'aber? (na berr)
კარგად, გმადლობთ.
İyiyim, teşekkürler. (აღნიშნავს მე კარგად ვარ, გმადლობთ) (ee yee yeem teh shek ür lerr)
რა გქვიათ? (თავაზიანი)
Adınız nedir? (ad uhn uhz ne deer)
რა გქვია? (არაფორმალური/მხოლობითი)
Adın ne? (ad uhn ne)
მე მქვია ______ .
Adım _______ . (Ad uhm _____ .) Benim adım ______ . (Benn im ad uhm _____ .)
სასიამოვნოა.
Memnun oldum. (mem noon oll doom)
გთხოვთ.
Lütfen. (Luet fen)
დიდი მადლობა.
Teşekkür ederim. (თეშექიურ ედერიმ)
არაფრის.
Bir şey değil. (bir shey de yeel)
Is/are there (any/some) ____?
____ var mı? (var muh?)
There isn't any
Yok (yock) usually said with a upward movement of chin and eyebrows
დიახ.
Evet. (ევეთ)
არა.
Hayır. (ჰაიირ)
უკაცრავად. (ყურადრების მიქცევა) (თავაზიანი)
Bakar mısınız? (bah kar muh suh nuhz)
უკაცრავად. (ბოდიშის მოხდა)
Afedersiniz. (აფედერსინიზ)
ბოდიშს ვიხდი.
Özür dilerim. (ოზიურ დილერიმ)
ბოდიში.
Pardon. (ფარდონ)
ნახვამდის (თავაზიანი/მრავლობითი, გამოიყენება პიროვნების მიერ გასვლისას)
Hoşçakalın. (Hosh cha kaluhn)
ნახვამდის (არაფორმალური/მხოლობითი, გამოიყენება პიროვნების მიერ გასვლისას)
Hoşçakal. (Hosh cha kal)
ნახვამდის (გამოიყენება პიროვნების მიერ დარჩენისას)
Güle güle. (guele guele)
მე [კარგად] ვერ ვლაპარაკობ თურქულად.
[İyi] Türkçe konuşamıyorum. ([E yee] Tuerck-che conusha-me-yoor-uhm)
თქვენ ლაპარაკობთ ინგლისურად? (თავაზიანი/მრავლობითი)
İngilizce biliyor musunuz? (literally, "Do you know English?")
არის აქ ვინმე ვინც ლაპარაკობს ინგლისურად?
Burada İngilizce konuşan birisi var mı? (boor-a-duh Eengleez jay kow noo shun bee ree seh wurrm?)
ფრთხილად!
Dikkat! (Dick kaht!)
დილა მშვიდობისა.
Günaydın. (გიუნაიდინ)
შუადღე მშვიდობისა. (ძალიან იშვიათად გამოიყენება, თითქმის არასდროს)
Tünaydın. (თიუნაიდინ)
დღე მშვიდობისა. (საერთო მისალმება დღის განმავლობაში)
İyi günler. (e yee guen ler)
საღამო მშვიდობისა.
İyi akşamlar. (e yee ak sham lar)
ღამე მშვიდობისა.
İyi geceler. (e yee ge jay ler)
ძილი ნებისა (დასაძინებლად)
İyi uykular (e yee yoo ku lar)
კეთილი იყოს თქვენი მობრძანება (თავაზიანი/მრავლობითი)
Hoşgeldiniz (Hosh gel din iz)
კეთილი იყოს შენი მობრძანება (არაფორმალური/მხოლობითი)
Hoşgeldin (Hosh gel din)
არ მესმის.
Anlamıyorum (An-la-muh-yoor-uhm), Anlamadım (An la ma duhm)
სად არის ტუალეტი?
Tuvalet nerede? (Too va let ner eh de?)
არის აქ ...?
... var mı? (var Muh)

პრობლემები[edit | edit source]

Help!
İmdat! (Im Daht !)
Help!
Yardım Edin! (Yard um ed in)
Accident
kaza (ka za)
Doctor
doktor (dok tor)
Leave me alone.
Beni yalnız bırak. (beh nee yahl nuz bu rahk)
Don't touch me!
Bana dokunma! (bah nah doh koon mah)
I'll call the police.
Polisi arayacağım. (poh lee see ah rah yah jaa uhm)
Police!
Polis! (poh lees)
Stop! Thief!
Dur! Hırsız! (door huhr suhz)
I need your help.
Yardımınıza ihtiyacım var. (yahr duh muh nuh zah eeh tee yah juhm vahr)
It's an emergency.
Acil durum. (ah jeel doo room)
I'm lost.
Kayboldum. (kahy bohl doom)
I lost my bag.
Çantamı kaybettim. (chahn tah muh kahy beht teem)
I lost my wallet.
Cüzdanımı kaybettim. (jooz dah nuh muh kahy beht teem)
I'm sick.
Hastayım. (hahs tah yuhm)
I've been injured.
Yaralandım. (yah rah lahn duhm)
I need a doctor.
Bir doktora ihtiyacım var. (beer dohk toh rah eeh tee yah jum vahr)
Can I use your phone?
Telefonunuzu kullanabilir miyim? (teh leh foh noo noo zoo kool lah nah bee leer mee yeem)

ციფრები[edit | edit source]

0
sifir (სიფირ)
1
bir (ბირ)
2
iki (იქი)
3
üç (იუჩ)
4
dört (დიორთ)
5
beş (ბეშ)
6
altı (ალთი)
7
yedi (იედი)
8
sekiz (სექიზ)
9
dokuz (დოქუზ)
10
on (ონ)
11
on bir (ონ ბირ)
12
on iki (ონ იქი)
13
on üç (ონ იუჩ)
14
on dört (ონ დიორთ)
15
on beş (ონ ბეშ)
16
on altı (ონ ალთი)
17
on yedi (ონ იედი)
18
on sekiz (ონ სექიზ)
19
on dokuz (ონ დოქუზ)
20
yirmi (იირმი)
21
yirmi bir(იირმი ბირ)
22
yirmi iki (იირმი იქი)
23
yirmi üç (იირმი იუჩ)
30
otuz (ოთუზ)
40
kırk (ქირქ)
50
elli (ელი)
60
altmış (ალთმიშ)
70
yetmiş (იეთმიშ)
80
seksen (სექსენ)
90
doksan (დოქსან)
100
yüz (იუზ)
200
iki yüz (იქი იუზ)
300
üç yüz (იუჩ იუზ)
1000
bin (ბინ)
2000
iki bin (იქი ბინ)
1,000,000
bir milyon (ბირ მილიონ)
1,000,000,000
bir milyar (ბირ მილიარ)
1,000,000,000,000
bir trilyon (ბირ ტრილიონ)
ნომერი _____ (მატარებელი, ავტობუსი და ა.შ.)
_____ numara (numara)
half
buçuk (boo chuook) when after a number like one and a half : bir buçuk; yarım (yah ruhm) for e.g. half a bread : yarım ekmek
less
az (as)
more
çok (chock)

დრო[edit | edit source]

ახლა
şimdi (შიმდი)
later
sonra (...)
before
önce (...)
დილით
sabah (საბაჰ)
afternoon
öğleden sonra (...)
საღამოს
akşam (აქშამ)
ღამე
gece (გეჯე)

საათი[edit | edit source]

one o'clock AM
Saat gece 1 (literally "hour is night one")
two o'clock AM
Saat gece 2
six o'clock AM
Saat sabah 6 (literally "hour is morning six")
noon
öğle/öğlen
one o'clock PM
Saat 13/öğleden sonra 1
two o'clock PM
Saat 14/öğleden sonra 2
five o'clock PM
Saat 17/akşam 5 (literally "hour is evening five")
eight o'clock PM
Saat 20/gece 8 (literally "hour is night eight")
midnight
gece yarısı

Please note that when saying giving the time, one would normally only use one to twelve, unless having to make sure there's no doubt as to whether it's past or before noon, in which case the twenty-four hour system or affixes such as "morning", "afternoon", "evening", and "night" are used.

ხანგრძლივობა[edit | edit source]

_____ minute(s)
_____ dakika
_____ hour(s)
_____ saat
_____ day(s)
_____ gün
_____ week(s)
_____ hafta
_____ month(s)
_____ ay
_____ year(s)
_____ yıl

კვირის დღეები[edit | edit source]

ორშაბათი
Pazartesi (ფაზართესი)
სამშაბათი
Salı (სალი)
ოთხშაბათი
Çarşamba (ჩარშამბა)
ხუთშაბათი
Perşembe (ფერშემბე)
პარასკევი
Cuma (ჯუმა)
შაბათი
Cumartesi (ჯუმართესი)
კვირა
Pazar (ფაზარ)

თვეები[edit | edit source]

იანვარი
Ocak (ოჯაქ)
თებერვალი
Şubat (შუბათ)
მარტი
Mart (მართ)
აპრილი
Nisan (ნისან)
მაისი
Mayıs (მაიის)
ივნისი
Haziran (ჰაზირან)
ივლისი
Temmuz (თემუზ)
აგვისტო
Ağustos (აუსთოს)
სექტემბერი
Eylül (ეილიულ)
ოქტომბერი
Ekim (ექიმ)
ნოემბერი
Kasım (ქასიმ)
დეკემბერი
Aramerabalık (არალიქ)

დროისა და თარიღის წერა[edit | edit source]

What's the time?
Saat kaç?
What date is it today?
Bugünün tarihi ne?
It's _____ o'clock.
Saat _____.

Please note that when saying what the clock is, one would normally only use one to twelve, unless having to make sure there's no doubt as to whether it's past or before noon, in which case the twenty-four hour system or affixes such as "morning", "afternoon", "evening", and "night" is used.

ფერები[edit | edit source]

შავი
Siyah (სიიაჰ)
თეთრი
Beyaz (ბეიაზ)
ყვითელი
Sarı (სარი)
ლურჯი
Mavi (მავი)
ცისფერი
Açık mavi (აჩიქ მავი)
მწვანე
Yeşil (იეშილ)
წითელი
Kırmızı (ქირმიზი, ყირმიზი)
ვარდისფერი
Pembe (ფემბე)
ნარინჯისფერი, სტაფილოსფერი
Turuncu (თურუნჯუ)
იასამნისფერი, იისფერი
Mor (მორ)
ყავისფერი
Kahverengi (ქაჰვერენგი)

Transportation[edit | edit source]

Bus and train[edit | edit source]

Which bus?
hangi otobüs (hangee auto boos)
How many kilometers?
kaç kilometre? (kach kilo metreh)
How much is a ticket to _____?
____'a bir bilet kaç para? (___ ah beer bee leht kach pah rah)
One ticket to _____, please.
____'a bir bilet lütfen. (___ ah beer bee leht loot fehn)
Where does this train/bus go?
Bu tren/otobüs nereye gider? (boo tee rehn/oh toh boos neh reh yeh gee dehr)
Where is the train/bus to _____?
____'a giden tren/otobüs nerede? (___ ah gee dehn tee rehn/oh toh boos neh reh deh)
Does this train/bus stop in _____?
Bu tren/otobüs _____'da durur mu? (boo tee rehn/oh toh boos ___ dah doo roor moo)
When does the train/bus for _____ leave?
_____'a giden tren/otobüs ne zaman kalkacak? (___ ah gee dehn tee rehn/oh toh boos neh zaa mahn kaal kah jaak)
When will this train/bus arrive in _____?
Bu tren/otobüs _____'a ne zaman varacak? (boo tee rehn/oh toh boo ___ a neh zaa mahn vaa raa jaak)

Directions[edit | edit source]

Where?
(place) nerede? (nar edeh)
(direction) nereye? (nar eyeh)
Left
sol (sole)
Right
sağ (saa)
Straight
düz (dooz)
Here
burada (bur ah da)
Forwards
İleri
Backwards
Geri
Above/over _____
_____nın üzerinde
Under(neath) _____
_____nın altında
Adjacent to _____
_____nın yanında

ტაქსი[edit | edit source]

ტაქსი!
Taksi! (თაქსი)
გთხოვთ, წამიყვანეთ _____.
Beni _____'a götürün, lütfen. (ბენი _____ გიოთიურიუნ, ლიუთფენ.)
How much does it cost to get to _____?
_____'a gitmek kaç para tutar?
Take me there, please.
Beni oraya götürün, lütfen.
I want to get out
inecek var (ine jek var)

Lodging[edit | edit source]

One person
bir kişi (beer kee shee)
One night
bir gece (beer gay jay)
Hot water
sıcak su (see jak suu)
Breakfast included
kahvaltı dahil (kah val tuh da heel)
Do you have any rooms available?
Hiç boş odanız var mı? (heech bosh au daa naz vaar muh)
Do you have any single rooms available?
Tek kişilik odanız var mı?
How much is a room for one person/two people?
Bir/iki kişilik odalar kaç para?
How much is a room per person?
Kişi başına ne kadar? (kee shee bah shuh nah neh kah dahr)
Does the room come with _____
Odada _____ var mı?
...bedsheets?
...yatak çarşafı
...a bathroom?
...banyo/duş
...a telephone?
...telefon
...a TV?
...televizyon
May I see the room first?
Önce odayı görebilir miyim?
Do you have anything quieter?
Daha sessizi var mı?
...bigger?
...büyüğü?
...cleaner?
...temizi?
...cheaper?
...ucuzu?
OK, I'll take it.
Tamam, alıyorum.
I will stay for _____ night(s).
_____ gece kalacağım.
Can you suggest another hotel?
Başka bir otel önerebilir misiniz?
Do you have a safe?
Kasanız var mı?
...lockers?
...kilidiniz
Is breakfast/supper included?
Kahvaltı/akşam yemeği dahil mi?
What time is breakfast/supper?
Kahvaltı/akşam yemeği ne zaman?
Please clean my room.
Lütfen odamı temizleyin.
Can you wake me at _____?
Beni _____'da uyandırabilir misiniz?
I want to check out.
Odayı boşaltıyorum.

Money[edit | edit source]

Do you accept American/Australian/Canadian dollars?
Amerikan/Avustralya/Kanada doları kabul ediyor musunuz?
Do you accept British pounds?
İngiliz Sterlini kabul ediyor musunuz?
Do you accept credit cards?
Kredi kartı geçerli mi?
Can you change money for me?
Benim için para bozabilir misiniz?
Where can I get money changed?
Dövizimi nerede bozdurabilirim?
What is the exchange rate?
Döviz kuru nedir?
Where is an automatic teller machine (ATM)?
ATM/Bankamatik nerede?

კვება[edit | edit source]

Waiter! Excuse me!
bakar mısınız? (ba kar mis in izz)
მენიუ / ფასების სია
Menü / fiyat listesi (fee yot lis tesi)
Bill / check
hesap (he sap)
A table for one person/two people, please.
Bir/İki kişilik masa lütfen.
Can I look at the menu, please?
Menüye bakabilir miyim?
Can I look in the kitchen?
Mutfağa bakabilir miyim?
I'm a vegetarian.
Ben vejeteryanım (or et yemem, literally "I don't eat meat").
I don't eat pork.
Domuz eti yemem.
I don't eat beef.
Sığır eti yemem.
I only eat kosher food.
Yalnızca koşer yemek yerim
à la carte
à la carte/alakart
საუზმე
kahvaltı
სადილი
öğle yemeği (oh lay yem ayee)
ვახშამი
akşam yemeği
I want _____.
_____ istiyorum.
I want a dish containing _____.
_____ içeren bir yemek istiyorum.
ქათამი
tavuk (tah vook)
საქონლის ხორცი
sığır eti (suh uhr ae tee)
თევზი
balık (bah luhk)
ლორი
jambon (ჟამბონ)
სოსისი
sosis (სოსის)
ყველი
peynir (ფეინირ)
კვერცხი
yumurta (yoo moor tah)
სალათი
salata (sah lah tah)
(ახალი) ბოსტნეული
(taze) sebze ((tah zeh) sehb zeh)
(ახალი) ხილი
(taze) meyve ((tah zeh) may veh)
პური
ekmek (ექმექ)
toast
tost (tohst)
ატრია
şehriye (or noodle -pronounced same as English- when used for a Far-Eastern dish)
ბრინჯი
pirinç
ლობიო
fasulye
May I have a glass of _____?
Bir bardak _____ alabilir miyim?
May I have a cup of _____?
Bir fincan _____ alabilir miyim?
May I have a bottle of _____?
Bir şişe _____ alabilir miyim?
ყავა
kahve (ქაჰვე)
ჩაი (სასმელი)
çay (ჩაი)
წვენი
meyve suyu (may veh soo yoo)
(გაზიანი) წყალი
soda (soh dah)
წყალი
su (soo)
ლუდი
bira (ბირა)
წითელი/თეთრი ღვინო
kırmızı/beyaz şarap (ქირმიზი/ბეიაზ შარაფ)
May I have some _____?
Biraz _____ alabilir miyim? (bee raaz ___ ah lah bee leer mee yeem)
მარილი
tuz (თუზ)
შავი წიწაკა
karabiber (ქარაბიბერ)
კარაქი
tereyağı (თერეიაი)
I'm finished.
Bitirdim. (bee teer deem)
It was delicious.
Çok lezizdi. (chok leh zeez dee)
The check, please.
Hesap lütfen. (heh saap loot fehn)

Bars[edit | edit source]

Do you serve alcohol?
İçki var mı? (ickhi wha mhi)
Is there table service?
Masaya servis var mı?
A beer/two beers, please.
Bir/iki bira, lütfen (beer/icky bhira,luet fen)
A glass of red/white wine, please.
Bir bardak kırmızı/beyaz şarap, lütfen. (beer bar duck khırmizi/bay iz shar up, luet fen )
A pint, please.
Yarım litre, lütfen. (ya ream lit rhe, luet fen)
A bottle, please.
Şişe, lütfen. (shishe, luet fen)
whiskey
viski
vodka
votka
rum
rom (rhom)
water
su (sue)
club soda
soda (soda)
orange juice
portakal suyu (pore-tuck-al sue you )
Coke
Cola (cola)
One more, please.
Bir tane daha, lütfen. (beer thane dahha, luet fen)
Another round, please.
Birer tane daha, lütfen. (beer-ar thane dahha, luet fen)
When is closing time?
Ne zaman kapatıyorsunuz?
Cheers!
Şerefe! (sherafa)

Shopping[edit | edit source]

How much (money)?
kaç para? (koch pa rah)
Cheap
ucuz (oo juuz)
Expensive
pahalı (pahaluh)
Do you have this in my size?
Bedenime uyanından var mı?
How much is this?
Bu kaç para? (boo kach pa ra)
That's too expensive.
Çok pahalı.
expensive
pahalı
cheap
ucuz
I can't afford it.
Param yetmiyor.
I don't want it.
İstemiyorum.
You're cheating me.
Beni kandırıyorsun.
I'm not interested.
İlgilenmiyorum.
OK, I'll take it.
Tamam, alacağım.
Can I have a bag?
bir torba alabilir miyim?
Do you ship (overseas)?
(Yurtdışına) nakliyeniz var mı?
I need...
...a ihtiyacım var
...toothpaste.
...diş macunu.
...a toothbrush.
...diş fırçası.
...tampons.
...tampon.
...sanitary napkins.
...kağıt mendil.
...soap.
...sabun.
...shampoo.
...şampuan.
...pain reliever. (e.g., aspirin or ibuprofen)
...ağrı kesici.
...cold medicine.
...soğuk algınlığı ilacı.
...stomach medicine.
...mide ilacı.
...a razor.
...jilet.
...an umbrella.
...şemsiye.
...sunblock lotion.
...güneş kremi.
...a postcard.
...kartpostal.
...postage stamps.
...pul.
...batteries.
...pil.
...writing paper.
...yazma kağıdı.
...a pen.
...kalem.
...English-language books.
...İngilizce kitaplar.
...English-language magazines.
...İngilizce dergiler.
...an English-language newspaper.
...İngilizce bir gazete.
...an English-Turkish dictionary.
...bir İngilizce-Türkçe sözlük.

Driving[edit | edit source]

I want to rent a car.
Araba kiralamak istiyorum.
Can I get insurance?
Kasko yaptırabilir miyim?
stop (on a street sign)
dur
one way
tek yön
no parking
park etmek yasaktır
speed limit
hız sınırı
gas (petrol) station
benzinci/benzin istasyonu
petrol
benzin
diesel
dizel/motorin

Authority[edit | edit source]

I haven't done anything wrong.
Yanlış birşey yapmadım.
It was a misunderstanding.
Yanlış anlaşılma oldu.
Where are you taking me?
Beni nereye götürüyorsunuz?
Am I under arrest?
Tutuklu muyum?
I am an American/Australian/British/Canadian citizen.
Ben bir Amerikan/Avustralya/İngiliz/Kanada vatandaşıyım.
I want to talk to the American/Australian/British/Canadian embassy/consulate.
Amerikan/Avustralya/İngiltere/Kanada büyükelçiliğiyle/konsolosluğuyla konuşmak istiyorum.
I want to talk to a lawyer.
Bir avukatla konuşmak istiyorum.
Can I just pay a fine now?
Şimdi yalnızca bir ceza ödesem olur mu?
I want to speak to your superior
Amirinizle konuşmak istiyorum.